Aktif Yönetim-Active Management
Aktif yönetim (active management), farklı kaynaklardan elde edilmiş fonların, yatırım alternatifleri arasında en yüksek verimi sağlayacak şekilde dağıtılması anlamına gelir. Aktif yatırım olarak da anılan aktif yönetim, kâr etme amacıyla fon yöneticileri ve komisyoncular tarafından boğa ve ayı (bull & bear markets) piyasaları üzerinden yapılan alım ve satım işlemleridir.
Aktif yönetim yapan kişiler yani aktif yöneticiler, piyasadaki çalkantıları kullanarak yatırımlarından hedefledikleri geri dönüşü almayı veya yatırımlarının daha iyi performans sergilemesini beklerler.
Aktif yönetim yapan kişiler yani aktif yöneticiler, piyasadaki çalkantıları kullanarak yatırımlarından hedefledikleri geri dönüşü almayı veya yatırımlarının daha iyi performans sergilemesini beklerler.
Kimler Aktif Yönetim Yapar?
İsteğe bağlı olarak bireysel düzeyde de aktif yönetim gerçekleştirilebilir. Bireysel düzeyde yapılan aktif yönetimi, mantıksal olarak yapılan ve kâr etme amacı güdülen alım ve satım işlemleri olarak açıklayabiliriz. Ancak daha geniş bir açıdan bakıldığında aktif yönetim, belirli bir grup fon yöneticilerini veya komisyoncuları temsil etmektedir.
Aktif Yönetim ile Nasıl Başarı Sağlanır?
Aktif yöneticilerin başarılı olabilmeleri için piyasayı yakından takip etmeleri gerekmektedir. Bu sayede kâr getiren alım ve satım işlemleri yapma şanslarını artırabilirler.
Aktif yönetim, normalde piyasa ile ilgili yapılan analitik araştırmalar ve yatırım kararlarından oluşur. Aktif yönetim yapan kişiler piyasayı bir şekilde yenebileceklerine inansalar da bu inanç Etkin Piyasalar Hipotezi’ne (Efficient-Market Hypothesis) ters düşer. Etkin piyasalar hipotezi; bir ürünün mevcut fiyatının, bu ürün ile ilgili tüm bilgileri alıcıya verdiğini savunur. Dolayısıyla bu hipoteze göre piyasada zaten fazla çalkantı olamaz. Bu nedenle, aktif bir yönetim stratejisinin başarı oranı tamamiyle aktif yöneticilerin öznel yorumlarına ve piyasayı başarılı bir şekilde tahmin etme becerilerine bağlıdır.
Aktif yönetim, normalde piyasa ile ilgili yapılan analitik araştırmalar ve yatırım kararlarından oluşur. Aktif yönetim yapan kişiler piyasayı bir şekilde yenebileceklerine inansalar da bu inanç Etkin Piyasalar Hipotezi’ne (Efficient-Market Hypothesis) ters düşer. Etkin piyasalar hipotezi; bir ürünün mevcut fiyatının, bu ürün ile ilgili tüm bilgileri alıcıya verdiğini savunur. Dolayısıyla bu hipoteze göre piyasada zaten fazla çalkantı olamaz. Bu nedenle, aktif bir yönetim stratejisinin başarı oranı tamamiyle aktif yöneticilerin öznel yorumlarına ve piyasayı başarılı bir şekilde tahmin etme becerilerine bağlıdır.
Pasif Yönetim / Endeksleme
Aktif yönetim gibi pasif şekilde izlenebilen yatırım stratejileri de mevcuttur. Bu işlem endeksleme olarak da anılır. Endeksleme, uzun süreli alınıp satılmayacak yatırım portföylerinden oluşur. Yani fon yöneticileri veya komisyoncular endeksin performansına dayalı bir portföy oluştururlar. Bu nedenle pasif yönetim (endeksleme) aslında yatırımda oluşabilecek insan kaynaklı zararları minimuma indirgemek için kullanılan bir stratejidir. Endeksleme işlemi genellikle ortak fonlarda veya borsa yatırım fonlarında (Exchange-Traded Fund) gözlemlenebilir.
Aktif Pasif Yönetimi Farklılıkları
Aktif yönetim, pasif yönetime oranla daha fazla risk ve maliyet gerektirdiğinden pasif bir yönetim stratejisi ile karşılaştırıldığında çok daha masraflıdır. Geçmişe bakıldığında endeksleme stratejilerinin aktif yönetime göre daha fazla başarı getirdiği de bilinen bir durumdur. Bu durum yakın zamanda pasif yönetim stratejilerine olan ilginin neden arttığını da açıklamaktadır.